SAADET'TEN 24 KASIM AÇIKLAMASI

SAADET'TEN 24 KASIM AÇIKLAMASI
Saadet Partisi Gemlik Kadın Kolu Başkanı Aynur Uzun, öğretmenler günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"24 Kasım Öğretmenler Günü, her vesile ile dile getirdiğimiz eğitimin
problemlerinin yanında bugün öğretmenlerimizin problemlerini gündeme
getirmeye çalışmaktayız.
Eğitim sistemindeki aksaklıklar artık hepimizin malumu bugün burada bunların
tamamını dile getirme imkânına ve zamanına sahip değiliz. Maalesef eğitim
sistemimiz sınavlarla birlikte bir yaz-boz tahtasına döndü. 20 yıldır iktidarda
bulunan parti hala öğretmenlerle ve eğitimle ilgili elle tutulur bir şeyi ortaya
koyamadı.
Eğitimin sıkıntıları her geçen gün katlanarak artmaktadır. Buna karşılık
hükümet, giderayak “bütün problemleri çözeceğiz” diyor. Hakikaten merak
ediyorum bir hükümette bakanlar neden bu kadar çok değişir? Bu vaatler
neden 20 yıl sonra tekrar gündeme getirilir? Anlamakta güçlük çekiyoruz. 20 yıl;
dile kolay. O gün doğan çocuk şimdi üniversite okuyor.
Çok açık olarak görüyoruz ki bu arkadaşlar sadece seçime yönelik vaatlerle
problemleri çözmeye çalışıyorlar. Ak Partinin Reel-politik anlayışı hiçbir
problemi çözemediği gibi problem yumağını kördüğüm etti. Bütün bu
aksaklıklara eksikliklere rağmen aldıkları ücretin hakikaten kendi ihtiyaçlarını
karşılamaya yetmediğini bilmelerine rağmen, yok kadroluymuş yok
sözleşmeliymiş gibi aralarındaki farklılıklara rağmen; yine de kararlılıkla ve
azimle bu ülkenin geleceğini şekillendirecek çocuklarımızı yetiştiriyorlar. Yamalı
bohçaya döken bir sistemi ayakta tutma gayreti onlara düşüyor, adeta sistemin
tüm eksikliklerini kendi başlarına yükleniyorlar.
Ne yazık ki ülkemizde, görevini icra etmekte olan kıymetli öğretmenlerimiz
gerekli değeri görememektedir. Hâlbuki bir ülkenin kalkınmasında, nitelikli
insan gücünün yetiştirilmesinde, toplumdaki huzur ve sosyal barışın
sağlanmasında, bireylerin sosyalleşmesi ve toplumsal hayata hazırlanmasında,
toplumun kültür, ahlak ve manevi değerlerinin genç kuşaklara aktarılmasında
öğretmenler hayati bir rol oynamaktadır.
Öğretmenlerin öğretmen yetiştirme, emeklilik, kadrolu, sözleşmeli ve ücretli
öğretmenlik, özel okul öğretmenliği, öğretmen atamaları, yer değiştirme, teftiş,
müfettişlik, öğretmenin değersizleştirilmesi, öğretmene şiddet ve benzeri birçok
sorunu var.
Eylül ayında atanan 20 bin öğretmen atanıp göreve başladı fakat 150 bin
öğretmen ihtiyacının ve 800 bin atama bekleyen öğretmenin olduğu ülkemizde
20 bin sayısı bir mana ifade etmemektedir. Özel sektörde çalışan öğretmenlerin
maaş mağduriyeti de devam etmektedir. Öğretmenlerin sık sık gündeme
getirdiği taban maaş talebine ilişkin eylemler yapılmakta. Uzman öğretmenlik ve
başöğretmenliğin tanımlamalarının ayrılmamış olması da ayrı bir problem olarak
önümüze çıkmaktadır.
Öğretmenlerimizin görev ve yetkileri, sorumlulukları tanımlanmamıştır.
Öğretmenlerimize 180 ya da 240 saatlik eğitim verildi ve 19 Kasım'da sınava
girecekler ancak aynı eğitim Müzik öğretmenine, Beden Eğitimi öğretmenine,
Matematik öğretmenine ve Sınıf Öğretmenine aynı şartlarda verilmiştir. Ayrıca
sözleşmeli öğretmenler, kadrolu öğretmenlerle aynı kurumda aynı işi
yapmalarına rağmen istihdam statüsünün türünden dolayı kadrolu
öğretmenlere tanınan haklardan faydalanamamaktadırlar.
Öğretmenler yaptıkları iş karşılığı adil ücret almamaktadırlar. Öğretmen
maaşları yetersiz durumdadır. Öğretmenlere ekonomik açıdan nefes aldıracak
adımlar atılmamaktadır. Ayrıca öğretmenlerin ek ders ücretleri günümüz
ekonomik şartlarına göre çok düşük seviyededir.
Bakın muhterem arkadaşlar, ücret her şey demek değil. Bunu biliyoruz ama
bugün bir öğretmen maaşı ortalama 10.500,
Gıda Gideri:10.500 maaşının %46,43’ü= 4.875
Kira Gideri: 10.500 maaşın %21,04’ü = 2.209
Ulaşım Gideri: 1.500
Çocuklarının eğitim masrafı: 1.500 x 2 = 3.000
Sağlık, haberleşme, giyim gibi zorunlu ihtiyaçları karşılamak için maaşımızdan
geriye kalan bütçe:
2.209 + 4.875 + 1.500 + 3.000 = 11.584
Maaşımız 10.500 – 11.584 = -1.084
Her bir öğretmen her ay 1000tl cepten yiyiyor ki cepte de metelik yok …
Şimdi öğretmenlere bunu bir de başarı olarak takdim ediyorlar. Hakikaten bunu
söylerken içlerinde bir ürperti duyuyorlar mı merak ediyorum.
İktidar işçiye, memura kaşıkla verdiği zamları gece gündüz çalışan matbaada
basılan paralar ve yanlış politikalar sonucu yükselen enflasyon ile kepçe kepçe
geri almaktan da imtina etmiyor. İnsanımız kısa süreliğine yüksek maaş aldığı
hissine kapılıyor ama sonradan aldığı bu maaş ile ay sonunun gelmediği,
getiremediği anlamakta gecikmiyor. Bu ortamda pek çok kamu kurumu halkın
sorunlarına çözüm getirecek ciddi bir çalışma yapmazken Ankara’da gece
gündüz harıl harıl çalışan tek bir kurum çıkıyor ortaya, o da Merkez Bankası
matbaası. Son dönemde elimize aldığımız paraların gıcır gıcır olmasının tek
sebebi bu, yeni basılmış olmaları. Elimize ilk defa matbaadan çıkmış para
değiyor.
Biz inanıyoruz ki bugünler geçecek milletimizin desteği ile iktidara geldiğimizde
bu problemlerin tamamını çok kısa bir zamanda çözeceğiz. Biz evvel Allah
verdiğimiz sözün arkasındayız çünkü verdiğimiz sözü ihtiyatla veririz ki hiçbir
zaman mahcup duruma düşmeyelim diye. Erbakan hoca 1996 yılında 54.
Hükümetin başbakanı olduğunda, sendikalar, %20 mi %30 mu olacak
müzakeresi vardı. Refahyol hükümeti iktidarında Milli Görüş ilk adımı yüzde elli
zam arkasından altı ay içinde yüzde 25 ve 50 zamlarla toplam 130’a yakın zam
verdi. Biz boş konuşmayız. Söylediğimiz sözün arkasındayız. Milletimiz de
geçmişte söylediğimiz sözlerin yakinen şahidi olmuştur.
Atanmayan öğretmen! Atanamayan öğretmenler! Normalde alması icap eden
ücreti alamayan ders ücretine talim yapan sözleşmeli öğretmenler mi? İş iyice
karışmış durumda.
Öğretmenler bizim baş tacımız. Onlar geleceğimizi yetiştiriyorlar. 'Atanamayan
öğretmen', ‘sözleşmeli öğretmen' gibi birçok ayrıma tutulan öğretmenlerimiz
şimdi de ‘uzman' ve ‘başöğretmen' gibi sıfatlarla ayrıştırılıyor. Zaten
öğrencilerimizi yanlış sınav sistemleri ile yoran bu anlayış, şimdi de
öğretmenlerimizin enerjisini tüketiyor! Öğretmenlik, zaten başlı başına bir
uzmanlık alanıdır. Yaz tatilinde saatlerce video izleyerek girecekleri bir sınavda
neyi ispat etmeleri isteniyor?
Biz tüm bu ayrımları kaldıracak; öğretmenliğin itibarını yeniden kazandıracak
ve öğretmenlerimizin haklarını eksiksiz vereceğiz.
Özel sektörde öğretmenlik yapan eğitimcilerin tek bir isteği var; insanca yaşam!
İktidar bu sese kulak vereceğine, sesleri bastırmaya çalışıyor. Öğretmeni
susturan bir devletin, gelecek nesillere söyleyeceği bir sözü yok demektir.
Biz herkesin sözünü rahatlıkla söyleyeceği Türkiye’yi, öğretmen ve
öğrencilerimizle birlikte inşa edeceğiz.
Şimdi bir uygulama çıkmış. Uygulamaya göre; öğretmen nasıl öğrenciye not
veriyorsa, öğrenci de öğretmene öyle not verecekmiş. Öncelikle böyle bir
uygulama öğretmenin öğrenci üzerindeki saygınlığını ortadan kaldırır. Ayrıca bu
uygulama hangi sistemle nasıl değerlendirilecek? Bu da bir merak konusu. Gerçi
onlar alışmışlar her şeyi elektronik ortama havale etmeye ve bunu da öyle
yapabilirler. Ancak buradan uyarıyoruz! Siz bir öğretmenin vasfını dijital
ortamda değerlendirmeye kalkarsanız bu bir kaosa neden olur. Çünkü
öğrenciler böyle bir karar verirken öğretmenin performansına değil, kendi
isteklerine uyup uymadığına bakar. Sağlıklı verilerle yapılamayan her
değerlendirme toplum nezdinde o mesleğin saygınlığının yok olmasına neden
olur.
Öğretmenler kimsenin insafına bırakılamayacak kadar bu ülkenin en
değerlisidirler.
Eğitimdeki performans öğretmenin değil, hükümetin sınıfta kaldığını gösteriyor.
Bunun kanıtı ise 15 yılda değiştirilen 6 bakan ile 16 defa değiştirilen eğitim
sistemidir. Bakın, Nurettin Topçu’nun güzel bir ifadesi var. Der ki, ‘Eğitim
sistemimizin iki önemli eksiği vardır. Birincisi eğitimsizlik, ikincisi ise
sistemsizlik’. Bugünkü durum da aynen bu şekilde. Çünkü yanlış politikalar
eğitimi de, sistemi de çökertti. Bu yanlış politikalar yüzünden 442 bin öğretmen
atanamadığı için açıkta ve araştırmalara göre bu sayı 2023 yılında 1 milyonu
geçecek. Planın, düzenin, sistemin, öngörünün olmadığı yerde böyle sorunlar
bitmez, aksine büyür.
Bugün karı-koca öğretmen olan bir aile maalesef yoksulluk sınıfında yer alıyor.
Açlık sınırında yakın bir maaşla hayat sürdürmeye çalışırlarken aynı zamanda
eğitimin katmerleşen problemleriyle neredeyse tek başına mücadele
etmekteler. Açlık sınırı 7 bin lira üzerinde yoksulluk sınırı ise 23 bin lira.
Bizim iktidarımızda, işçisi de memuru da esnafı da bayram edecek.
İsraf, yolsuzluk kaldırıldığında ve ekonomi üretime dayalı gerçekleştirildiğinde
çalışan her insanımızın yoksulluk sınırının üstünde yani insanca yaşam
standartlarında yaşaması hiç de zor olmayacaktır.
Biz örnek bir ülke haline geleceğiz.
Sadece bu yetmez. 9 bölgemizde araştırma, geliştirme noktaları kuracağız.
Eğitim alanında da adımlar atacağız. İmam hatipler, camiler ve Kur’an kursları
devam edecek ama ahlaki olarak kayıplarımızı da tekrar kazanacağız.
Kazanımlarımız teminatımız altında olduğu gibi kaybettiklerimizi tekrara
kazanmak içinde var gücümüzle çalışacağız.
Önümüzdeki seçim normal bir seçim değil, adeta bir referandumdur. Bu seçimin
sorusu '2023’te kim Cumhurbaşkanı olacak?' sorusu değil, ‘2023’ten sonra nasıl
bir Türkiye olacak’ sorusudur. Bizler, bu seçimde ‘Kimi başkan olarak görmek
istiyoruz’ sorusundan ziyade, ‘Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz’ sorusunun
cevabını veriyoruz. Bizler, bir kişiyi, bir partiyi, bir zümreyi iktidar yapmak için
değil, israfın, rüşvetin, yolsuzluğun son bulduğu bir Türkiye’yi kurmak için
mücadele ediyoruz. Öncelikli hedefimiz ahlaki ve manevi değerlerin temel
alındığı teknoloji ile bütünleşmiş bir eğitim sistemi kurmak ve bu sistemin temel
taşı olan, yeteneğini ve uzmanlık bilgisini bu topraklarda ortaya koyan hem
maddi hem manevi olarak güçlendirilmiş öğretmenler yetiştirmektir.
Partizanlığın ve yandaşlığın değil, ehliyet ve liyakatin esas alındığı bir sistemi
kurmak için mücadele ediyoruz.
Bizler, şahıslarımızın ve partilerimizin değil, ülkemizin geleceği için çabalıyoruz.
Şeffaf, düzgün ve denetlenebilir bir sistem inşa edilmediği sürece; Ahmet
gitmiş, Mehmet gelmiş hiçbir önemi yoktur. Biz Saadet Partisi olarak, isimleri
değil sistemi değiştirmek için uğraşıyoruz. Tüm vatandaşlarımızı da bu
mücadelemize destek ve ortak olmaya davet ediyoruz.
Yeni bir başlangıç ve yeni bir inşa süreci için kararlılıkla ve emin adımlarla
yolumuza devam ediyoruz. Milletimiz müsterih olsun. Bu adaletsiz düzene
birlikte son vereceğiz. Bunun için öncelikli olarak;
• Eğitim Sistemi’ne veliler, öğrenciler ve öğretmenler tarafından duyulan
güven çok alt seviyelerdedir. Güven ilişkisi olmayan bir sistemin ayakta
kalması mümkün değildir. Eğitim sisteminin tüm yapı taşlarını bir araya
getirerek, siyasi popülizmden uzak, ayakları yere basan, gerçekçi ve
uygulanabilir bir sistem inşa edeceğiz.
• Eğitimin içindeki en aktif aktör olan öğretmenlerin siyasi, etnik, kültürel
ve benzeri her türlü ideolojik tutumdan kaçınmaları için gerekli tedbirleri
alacağız.
• Sözde çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanununu, “öğretmenlik mesleği”
ekseninde bütün meslek mensuplarını kapsayan, öğretmenlerin çalışma
şartları, özlük, mali ve sosyal hakları ve öğretmenlik mesleğinin genel ve
özel yeterliklerini belirleyecek şekilde revize edeceğiz.
• Eğitim öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim
hizmetinden kaynaklanan nedenlerle cebir, şiddet veya tehdit kullanan
kişilere karşı caydırıcı önlemler alacağız.
• Öğretmenlerin meslek onuruna yakışır şartlarda çalışabilmesi için
öğretmen maaşları ve özlük haklarını hak ettikleri şekilde iyileştireceğiz.
• Öğretmenlik mesleğini akademik, mali, sosyal ve idari düzenlemelerle
saygın ve cazip bir meslek haline getireceğiz.
• Öğretmenlerin lisansüstü eğitim görmelerini teşvik edeceğiz.
• Dezavantajlı bölgelerde uzun süreli öğretmen istihdamı için teşvik edici
çalışmalar yapacağız.
• Eğitimin kalitesini ve verimliliğini düşüren ücretli öğretmenlik
uygulamasını kaldıracağız.
• Öğretmenlerin atama ve yer değiştirmelerine ilişkin düzenlemeden
kaynaklanan aile bütünlüğünün sağlanamaması sorununu çözerek,
çocukların anne ve babasız büyümesinin önüne geçeceğiz.
Öğretmenlik toplumun en itibarlı mesleklerindendir. Bizim göz bebeğimizdir. Biz
öğretmenlerimizin insanca yaşam sürdürmeleri için elimizden gelen gayreti
sağlayacağız. Bu vesile ile bir kez daha öğretmenlerimizi saygı ve hürmetle
selamlıyor öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutluyorum.
Bu sözlerle basın toplantımıza son veriyor, sizleri muhabbetle selamlıyor; hayırlı günler diliyorum. Allah’a emanet olunuz…”