RUSYA GEZİSİ.. (9)

Erhan İzgi Profil Resmi
Erhan İzgi

Nazım Hikmet Mezarlığı:

Yağmurlu bir hava… Burasını yarın gezecektik. Rehberimiz programda değişiklik yaptı. Biraz üzgünüz yağmurdan dolayı. Rahat gezemeyeceğiz. Fakat kimse yağmuru umursamıyor. Bizden önce başka bir grup var. Onların ayrılmasını bekliyoruz. Sonra biz de Nazım’a merhaba deyip memleketten, vatandaşlarından selam getirdik, diyeceğiz. Avukat arkadaşım Yalçın Tura ve ben Nazım’ın mezarının başında şiirler okuyoruz. Nazım kimdir? Yurtdışına nasıl çıkmıştır? Bu sorulara kısaca yanıt verelim.

Nazım 1902’de doğmuş, 1963’te 61 yaşında ölmüştür.)Moskova’daki Ünlüler Mezarlığı olarak bilinen Novodeviçi Mezarlığında yatmaktadır.

Demokrat Parti dönemidir. Nazım cezaevinden af nedeniyle çıkmıştır. Ancak askerlik bahane edilerek tekrar cezaevine sokulacağı endişesiyle yurtdışına çıkmak ister. Sabahattin Ali’nin başına gelenin kendi başına gelmesini istememektedir.

Nazım Hikmet’i yurtdışına çıkaran kişi kayınbiraderi gazeteci Refik Erduran ‘dır. Refik Erduran O zamanlar TKP üyesidir ve Nazım’ı kaçırma olayını şöyle anlatır:

Satışa çıkartılmış bir deniz motoru buldum.  “Bir deneyeyim, öyle satın alırım” diyerek bir günlüğüne aldım ve sabahın erken saatlerinde ünlü şair Nazım Hikmet’i de alarak İstanbul boğazından son sürat Karadeniz’e açıldım. Bir süre sonra Romanya bandralı bir gemiyle karşılaştık. Durdurup Nazımı almaları için geminin çevresinde yarım saatten fazla tur attım. Nazım sürekli bağırıyordu: “ Ben şair Nazım Hikmet…Duyan mı yoktu yoksa ilgilenmiyorlar mıydı anlayamamıştım.Sonunda merdiven sarkıtıp Nazım’ı gemiye aldılar. Böylelikle Nazım ülkeden ayrılmış oldu. 1951 yılında vatandaşlıktan çıkarıldı.

Yıllarını sürgün gibi gurbette geçirmiş Nazım, yurduna hasret gitmiştir. Ölmeden önce söylediği vasiyeti, ölünce ne yazık ki yerine getirilememiştir. Bir köy mezarlığı düşlemiş, başına taş falan da istememiş, sadece bir çınar ağacı dikilmesini dilemiş.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani... (1953, 27 Nisan -Barviha Sanatoryumu )

Gülten Akın “Kırmızı Karanfil” şiirinde Nazım Hikmet’le ilgili duygularını çok güzel dile getirir

………………

“Ülkende şiirlerin dilden dile dolanıyor /

kavgan içten içe sürüp dayanıyor /

uzak mezarında bir kırmızı karanfil /

ne denli tutsam kendimi /

usulusul bir yerlerim kanıyor /

sonsuz gurbetçim, koca şairim /

Nazım Nazım!”

……………

Nazım Hikmet yurtdışında yaşarken hep vatan özlemiyle yanıp tutuşmuş Varna’da bu özlemini bir şiirinde şöyle dile getirmiştir.

“ Vapur “

yürek değil be, çarıkmış bu /

manda gönünden /

teper ha babam teper /

paralanmaz /

teper taşlı yolları /

 Bir vapur geçer Varna önünden /

Uy Karadeniz’in gümüş telleri /

Bir vapur geçer Boğaza doğru /

Nazım usulcacık okşar vapuru /

yanar elleri… (Varna 1957)”

Karlı Kayın Ormanı şiirinde hem sevdiğine hem de İstanbul’a olan özlemini şöyle dile getirir.

“Yedi tepeli şehrimde/  bıraktım gonca gülümü / ne ölümden korkmak ayıp / ne de düşünmek ölümü.”

Bu ziyaretten sonra otobüsümüze binip şehri gezmeye devam ediyoruz. Burada hava bazen güneşli bazen yağmurlu… Rusya’nın iklimini bilmediğimiz için sürekli yanılıyoruz. Gezimizin sonunda otele dönüyoruz. Biraz dinlenip gece metroyu görmeye gidiyoruz.

Devamı yarın



Diğer Yazıları