CUMHURİYETİMİZ

Ürer Konak Profil Resmi
Ürer Konak

“Cumhur” kelimesi Arapça’da halk, topluluk, büyük kalabalık anlamına gelmektedir. 
Halk yönetimidir. Milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği temsilciler aracılığıy la kullandığı devlet şeklidir. 
Halk yönetiminin nasıl bir hukuksal temele veya uygulamaya dayandığı Roma’lılardan beri kesin bir tanıma kavuşturulamamıştır. 
Adı Cumhuriyet olupta değişik yönetim biçimleri de günümüz dünyasın da bulunmaktadır.
Atatürk’ün “Türk Milletinin karakterine ve adetlerine en uygun yönetim şekli Cumhuriyettir” sözünde çok haklı olduğu görülür. 
Eski Türk Devletlerinin yönetiminde “Kurultay” olduğu belirtilir. Devletin yönetiminde, devlet yöneticilerinin seçiminde etkili olduğu bilinmektedir. 
1. Dünya Savaşında yenilen devletler ara sında biz de vardık... Yenilen devletlerden hiçbiri yenenlere karşı bir direniş gös teremedi. Yenenlerin direttiklerini kabul ettiler. Ama biz kabul etmedik, direndik... Direnişi örgütleyenler, komutanlığı ellerinde tutanlar Cumhuriyet yönetimine geçtiler. 
22 Haziran 1919 da yayınlanan Amasya Genelgesinde “Milleti yine milletin azmi ve iradesi kurtaracaktır” sözleri ileride yönetim biçimimizin ne olacağının ilk işaretidir. Erzurum ve Sivas Kongreleri, TBMM nin açılışı bu düşüncenin devamı niteliğindedir. Cumhuriyet yoluna giden, döşenen taşlarıdır. 
Daha Erzurum   Kongresi’nin (23 Tem muz 1919) toplanma sı aşamasında Atatürk’ün Mazhar Müfit Kansu’ya yazdırdığı notlarda “İleride Cumhuriyeti kuracağız” sözleri bilinmektedir. 
Bizim Cumhuri yetimiz uzun süren kurtuluş savaşı, ulusal direnişimizin sonucunda doğmuştur. 
1 Kasım 1922 de Saltanat kaldırıldı. Lozan’a hem TBMM Hükümetini, hem İstanbul’daki padişah hükümetini çağırdılar. Lozan öncesi bu ikiliği ortadan kaldırılması gerekiyordu. “Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından, hiç kim seye ilim gereğidir diye görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, güçlü,  zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk Milletinin haki miyet ve saltanatına el koymuşlardır. Bu zorbalıklarını 600 yıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de Türk milleti bu saldırganlara isyan ederek hakimiyet ve saltana tını fiilen kendi eline almış bulunuyor.” 
Savaş bitmiştir artık. Yeni doğan  devletin adını koyma zamanı gelmiştir... 13 Ekim 1923 de Ankara başkent ilan edildi. Böylece artık İstanbul ve orada bulunanlar ile birliğimiz kalmadığı, görüşmek, konuşmak isteyenlerin buraya gelmeleri ve yeni başkentimizi tanımaları gerektiği dünyaya gösterildi. Avrupalılar yeni başkenti tanımamak için epeyce direndiler ama sonunda tıpış tıpış geldiler... 
Yüzyıllarca tek kişinin yönetiminde kalan milletin, sarayın kulluğundan kurtulup özgür bireyler olarak yeni devletinde söz sahibi, vatandaş, yurttaş olma zamanı gelmişti. 
29 Ekim 1923 Pazartesi.. Akşam 20.30 da Büyük Millet Meclisi Cumhuriyeti ilan etti. 1000 yıldan fazla bir zaman sonra Türk Milleti, kendi iradesini kendi eline aldı.
Mustafa Kemal Atatürk, siyasal tarihi iyi bilen, çağdaş gelişmeyi iyi yorumlayan bir önderdi. Onun için “Cumhu riyet” demiştir. Cumhuriyet, Türk Devriminin en güçlü ve en yol açıcı ilk büyük adımıdır. Bugünün Türkiyesinde çoğulcu demokratik düzenin uygulanması, bu uygulama içinde zaman zaman ortaya çıkan açmazlara, direnmelere karşın gelişmenin, çağdaşlaşmanın durdurulamaması, toplumun canlılığı Yeni Türk Devletinin “Cumhuriyet” temeli üzerine oturtulmasından kaynaklanmaktadır. 
(Suna Kili, Prof. Dr. - Atatürk Devrimi, Syf 205) 
Cumhuriyete  büyük zorluklarla ulaşılmıştır.  Onu kuranlar, koruyuculuğuna toplumun en canlı kesimi olan gençliğe emanet etmiştir. “Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” 96. yılına erdiğimiz bu büyük gün kutlu olsun!



Diğer Yazıları