Öz eleştiriye alışabilmek…

Kadri Güler Profil Resmi
Kadri Güler

2019 -2020 zeytin alım kampanyasının başlamasıyla yine kurumlar arasında basında atışmalar başladı.
Bir yanda üreticilerin ürettiği zeytini alan Marmarabirlik gibi büyük bir alıcı kooperatifi, bir yanda üreticilerin örgütü olan Gemlik Ziraat Odası, öte yanda tüccarların kuruluşu olan Ticaret Borsası’nın başkanları zeytin alım fiyatları ekseninde atışıyorlar.           Atışma nasıl başladı hatırlayınız.
Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, yeni sezon alımlarının geçici fiyatlarını duyurmasıyla başladı.
Gemlikli zeytin üreticilerin örgütlendiği Gemlik Ziraat Odası Başkanı Ali Çelik ise Asa’nın açıkladığı Marmarabirlik fiyatlarını az bularak, buna yazılı bir açıklamada bulundu. 
Çelik, zeytin üreticisinin enflasyon karşısında ezildiğini, mazota, ilaç fiyatlarına, gübreye ve işçi ücretlerine yapılan zamlar karşısında bir yıl önceki tavan fiyatlarla zeytin alınmasına tepki gösterdi. 
Marmarabirlik’in üreticilerin malı olduğuna, üreticileri korumak zorunda olduğunu söyledi.
Ali Çelik’i hepimiz biliriz.
Biraz sivri dillidir ama, konuşmalarında “işkembe-yi kübra”dan atmaz. 
Konuşmalarını verilere dayandırır.    
Geçtiğimiz yıl, yani 2018-2019 zeytin alım kampanyasında Marmarabirlik zeytin alımında  tavan fiyatı 12.6o lira(160-180 tane), taban 4.80 lira, 2017-2018 yılı tavan fiyatı ise tava 9.80 liraydı.
Daha sonra 2018-19 da tavan fiyatları 13.oo liraya yükseltildi.
Aradan bir yıl geçtikten sonra mazot litresi 6 lirayı aştığı, gübre fiyatlarına bir yılda yüzde yüze yakın zam geldiği halde, ilaçlara da aynı oranda zamların yapılmasına karşın zeytin alım fiyatlarının bir yıl öncesinde kalması Ali Çelik’in haklı olarak Marmarabirlik’i eleştirmeye yöneltti.
Marmarabirlik yıllardır aynı takım ile yönetiliyor. İktidar yanlısı bir yönetim Birlik’e çökmüş durumda.
Aman zeytine zam yapmayın, öbür birliklerde zam ister, piyasalarda enflasyon artar mantığı bildim bileli Marmarabirlik’in mevcut iktidarlardan yana olan politikalarıdır.
Marmarabirlik’in sahibi zeytin üreticisidir. 
Ama o zeytin üreticisi, dut yemiş bülbül gibi kooperatiflerin kongrelerinde ağzını açmazlar.  
Bir tek kelime konuşmadan sorunlarını dile getirmeden, hesap bilançolarını incelemeden her şeyi onaylarlar. Yeter ki zeytinleri alınsın. Yeter ki paraları erken ödensin, hatta kızılı, vuruğu da alsınlar…
Marmarabirlik mevcut kapitalist sistem içinde piyasa kurallarına göre çalışıyor.
Yani tüccar mantığı ile. Bu sistemde başka da olması mümkün mü?
Farkı, tüccar alımlarda fiyat belirlemezken, Birlik baştan açıklar. Tüccar Birlik’in fiyat açıklamasını bekler, alımlarını her zaman onun altında yapar.
Üretici tüccarın eline düşerse ‘Yandı keten helva!’, perişan olur.
Zeytin üreticisinin tek kurtuluşu, ürününe ailece toplamasıdır. O zaman masraflar biraz düşer, çünkü işçilik ücreti ödemezler.
Burada asıl olan kooperatiflerin ortakların ürünü kaç liraya mal ettikleridir.
Çünkü zeytin üreticisi mahsulünü toplar toplamaz gelecek yıla hazırlık başlar başlamaz masraf yapar.
Cebinde para kalmaz. Borçlanarak topladığı mahsulünü yeniden borçlanarak gelecek yıla hazırlar.
Tek umudu ürününün para etmesi, masrafla rından çok gelir elde etmesidir.
Ali Çelik, Marmarabirlik’in 2019 fiyat politikasını bunun için eleştiriyor, elinde kalan küçük taneli zeytinin satamamasını beceriksizlik olarak niteliyor. 
Buna Marmarbirlik yöneticileri tahammül edemiyor ve karşılıklı sataşmalar başlıyor.
Ali Çelik’in Ticaret Borsasını da eleştirmesi bu kez tartışmayı başka yöne çekti.
Çelik, Borsa’nın zeytinin alımının yapıldığı yer olması gerektiğini anımsattı.
Bu kez Borsa Yönetim Kurulu Başkanı Çelik’i hedefine aldı.
Bugün Ziraat Odası Başkanı Çelik yeniden oklarını çekti ve suçlamalara yanıt verdi.
Eleştiriler ve suçlamalar kırıcı olmamalı.
Bu kurumlar üreticiler için önemli. Hatalar söylenmeli ama dil de yapıcı olmalı.
 



Diğer Yazıları