DR. SEYFİ’YE AHDE VEFA…

Kadri Güler Profil Resmi
Kadri Güler

Sosyal medya siteleri ve platformları yaşamımıza tamamen girdi.
Facebook, whatsapp, twiter, günlük yaşantımızda zamanımızın belli bir bölü münü alıp götürüyor. İşte olup olmayın, mutlaka akıllı telefonların tıklamasından size bir mesaj geldiğini anlıyorsunuz ve göz atmak zorunda kalıyorsunuz. Haberleri oradan, öğreniyorsunuz.
Kim nereye gitmiş, kim ne yapmış, kim ne söylemiş, neden olmuş anında bilgi sahibi oluyorsunuz.

Dün facebookta gezinirken, bizim eski sinemacı kardeşimiz Murat Çengeltaş ve Balıkpazarı’nın ünlü terzisi Yücel’i rahmetli Doktor Seyfi Arkan’ın mezarı başında fotoğrafını gördüm.
Murat, Dr. Seyfin’in evinin yıkılmasından sonra ondan kalan yıkık, dökükler arasında birçok belge buldu.
Fotoğraf Albümü eline geçti. 
Eski ünlü motoru çöpe atılırken sahip çıktı, Belediye Başkanı zorunlu olarak onu bir kenara koydurdu.(Fen İşleri bahçesinde olduğu söyleniyor)
Söz verdiler ama maalesef onarılmadı.
Murat “Verin ben eskisi gibi yapayım Devlet Hastanesi’nin girişine koyalım” dediyse de bugüne kadar kimsenin sesi çıkmadı.
Murat, Dr. Seyfi’yi bizim kadar tanımaz ama, onun geride bıraktıklarına sahip çıkıyor.
Doktor Seyfi Arıkan gençlik yıllarında meşhur motoru ile Gemlikliler büyük hizmet etti.
Kimsenin gitmediği köylere Alman motoruyla ulaştı sağlık götürdü..
Motoruna binerken pantolon paçalarına mandal tutturduğunu unutmam.
Rahmetli tanılarıyla beğenilen bir hekimdi.
Bilhassa köylüler doktor Seyfi’ye kendilerini muayene ettirirler, onun teşhislerine inanırlar ve kendine güvenirlerdi.
Dağınık bir kişiydi. Sosyal yönü pek iyi değildi. Kardeşiyle birlikte yaşamının en güzel çağlarında geldiği Gemlik’ten bir daha gitmedi.
Gemlik’e gelmesinin nedeninin İstanbul da hekimlik yaparken bir kıza aşık olduğu ancak ailesinin kızı vermemesi üzerine Gemlik’te görev aldığı söylenirdi.
Kız kardeşiyle birlikte Demirsubaşı Mahallesindeki o ünlü tarihi evinde yaşamını sürdürdü.
Son yıllarda elden ayaktan düşmeden önce bir doktor gibi değil, bir simyacı gibiydi.
İşleri darmadağınık, her köşesi örümceklerle dolu, muayenehanesinin ortasındaki ördek soba, tezgahlar üzerine darma dağınıktı.
Kendine hizmeti karşılığı verilen paraları tutmaz, bir yere konmasını isterdi.
Unutamadığım bir anımı anlatayım.
Yeğenim Nurettin küçükken pazar günü düşmüş, başını yarmıştı. Ağabeyim de Gemlik te olmadığı için ben ilgilendim. Alnı yarılmış, kan akıyordu.
O günlerde Gemlik’teki doktor sayısı az olduğundan, tatile de denk geldiğinden muayenehanesi açık olan bir doktor Seyfi vardı.
Korkarak kapıdan içeri girip muayenehanesini görünce şaşırmadım desem yalan olur.
Korkunç bir manzara. 
Bir doktor muayenehanesinin böyle olacağı aklımdan geçmezdi.
O yarayı temizledi ve kanca ile açıklığı kapattı. 
Reçete yazacaktı etrafa baktı bir tuvalet kağıdı rulosunun içinde bir parça koparıp birkaç ilaç adı yazdı.
Bir daha şaşırdım. Paramızı verip çıktım.
Gemlik Eczanesi açıktı. Hüseyin Ozan işletiyordu eczaneyi. Reçeteyi gösterdim güldü.  
Dr. Seyfi’nin son yılları perişan geçti.
Kardeşi ölünce bakacak kalmadı. 
Bir süre Devlet Hastanesinde yattı. Sanırım orada da yaşama veda etti.
Doktor Seyfi kendine müstesna bir kişiydi.
Gemlik mezarlığına defnedildi.
Şimdi Murat ve Terzi Yücel kardeşim ve bazı esnaflar Dr. Seyfi’nin mezarını düzenletip başucuna adını yazdırmışlar.
Kendilerini kutlarım.
Ahde vefa dedikleri budur.
Ben bunu belediyenin yapmasını beklerdim.



Diğer Yazıları