YASAKTA 2. GÜN

Kadri Güler Profil Resmi
Kadri Güler

Evet, bugün 65 yaş üzeri olanlar ile kronik bir rahatsızlığı olanların sokağa çıkma yasağının 2. günü.
Yazımı yazarken Belediye Başkanı Uğur Sertaslan’ın TELE 1 Tv.daki söyleşisini dinliyorum.
Evde kalmanın getirdiği bir değişiklik olmadı bende.
12 Eylül günü geçirdiğim bypastan sonra, sokağa yaklaşık 3 ay inmediğimden, bu yaşama alışığım. 
Yine her günkü gibi aynı saatte yatağımdan kalkıyorum. 
Sabah kahvaltısını hazırlıyorum. 
Televizyonu açıp haberleri izliyorum.
Bu arada yarım kalan kitaplarımdan birini bitirdim, aynı yazarın okumadığım yeni bir kitabına başladım.
Bir yandan da sosyal medyayı izliyorum.
Facebook, WhatsApp, Twitter ve Messenger ile e-postalara gidip geliyorum.
Sosyal medyada paylaşılan birçok konu, yazılı basından önce izleyenlerin önüne geliyor.
Çağ, teknoloji ve bilim çağı olunca, haber ler anında her yere ulaşıyor.
İnternet gazeteciliğini geliştiremezsek kendimizi geliştirmemiz mümkün değil.
O nedenle yazılı basında sosyal paylaşım sitelerinden farklılıklar bulmak zorundayız.
Bütün Tv. kanalları ve sosyal medya dünyada olduğu gibi biz de de koronavirüse odaklandı.
Hangi ülkede kaç kişi öldü, o ülkeler nasıl önlem alıyor, Türkiye de bugüne kadar kaç kişiye virüs var mı yok mu diye kaç kişiye kit uygulandı
Yatıp kalkıyoruz koronavirüsü….
Bu durumda siyaset durdu, Suriye deki askerlerimizin ne yaptığını aklımıza bile getiremiyoruz. Bu beladan nasıl çıkacağız diye düşünüyoruz.
Dünya tek bir noktaya odaklandı. 
Sağ kalabilmeye, koronaya yakalanmamaya….
İş hayatı giderek durma noktasına geldi.
Gıda sektörü dışında kuş uçmuyor.
Herkes gıda stokunda, karantinanın genelleşeceğine inanıyor.
Bu nedenle temel ihtiyaç maddelerini olanakları doğrultusunda alıp bir kenara koyuyorlar. 
Haklı değiller mi?
Böyle giderse kısıtlamalar giderek daha da artacak.
Bu durum, sağlığın ne kadar önemli oldu ğunu, devletlerin önceliğinin insanı yaşat mak olduğuna, sağlığa yapılan yatırımlara önem verilmesini bir kez daha gözler önüne koydu.
Bir de, 17 yıldır bu ülkede uygulanan sağlık politikalarını yeniden masaya yatırılma gerektiği gerçeği ortaya çıktı.
Sağlık çalışanlarının ne kadar önemli olduğuna bir kez daha tanık olduk. Zor günümüzde canlarını dişine takarak, gerekti ğinde uyumayarak, evlerine, çoluk çocukla rına bile gidemeyerek sağlığımız için koşturuyorlar. 
Ne kadar alkışlasak haklarını ödeyemeyiz. 
İyi ki varlar.
Bir yandan da koruma maskesi bile üretemeyen bir ülkeyiz. 
Maskeler bile karaborsadan satılıyor.
En ucuzu 1 liradan, 5 liraya çıktı. 
Fırsatçılara gerekli ders verilmeli. 
İçişleri Bakanının imalatçılara baskınların başladığını, gerekirse işyerlerine el koyacaklarını söylüyor.
Böyle olurken Türkiye de bir iki firmanın ürettiği KİT’leri neden üretemiyoruz?
Çin’den 2 milyon koronavirüsü teşhis edecek KİT getirtti. 
1100 odalı Saraylar yaptıranlar, bu kitleri üreten fabrikaları yaptırmaları gerektiğini acaba kavrayabildiler mi?
Geçtiğimiz günlerde Cem Güler paylaşmıştı.
Gemlik Devlet Hastanesi’nde koronavirüs olayına rastlandı mı?
Şüpheli kaç hasta Bursa ya sevk edildi?
Yeterli malzeme var mı?
Yeterli Kit bulunuyor mu? diye sordu.
Basının bunları sormasını ve araştırmasını istedi.
Bunlara yanıt bulmak oldukça güç. 
Ama ben buradan arkadaşımın değindiği bu konuda ilgililerden yanıt bekliyorum.
Sosyal medyada çok şey konuşuluyor unutmayın.

(24 Mart 2020 tarihli Gemlik Körfez Gazetesi)



Diğer Yazıları