“Yassak Hemşerim!"

Gürhan Çetinkaya Profil Resmi
Gürhan Çetinkaya

Özgürlük,hukuk,insan hakkı ,direnme hakkı, kamuoyunun bilgilenme hakkı tümünün birden gerekirse zor gerekirse gözaltı işlemi uygulanarak yok edildiğine tanık oluyoruz

Yaşananlara garabet desek anlatmaya yeter mi siz karar verin?

Daha önce Orhangazi’de,Mustafakemalpaşa’da,Orhaneli’de izlediğimiz filmin bir başka versiyonu şimdi de Yenişehir’in Kirazlı Mahallesi’nde çekiliyor.

Bir yanda köylüler karşı yanda şirket yetkilileri ve devlet…

Meyra Madencilik  Şirketi bölgede 2014 yılından bu yana faaliyet gösteriyor.

Yasal izinler alındıktan çevreye zarar vermedikten sonra söz konusu şirketin de faaliyet göstermesi doğal.

Çünkü ;

Yöre halkına istihdam olanağı yaratıyor. Ve katma değer sağlıyor.

Buraya kadar bir sorun yok. Kimsenin itirazı da yok.

Ancak o şirket yasaların arkasından dolanıyorsa, çevrede yaşayan yurttaşların açtıkları davalara karşın hukuku yok sayarak ağaç katliamı yapmaya devam ediyorsa,

2013 yılında  "25 hektar büyüklüğün altındaki alanlar için ÇED gerekli değildir" diye alanını 24.89 hektar gösteriyorsa,

2015 yılında kapasite artışına giderek faaliyet alanını 273 hektara çıkarıyorsa, aldığı raporda zenginleştirme yapmayacağını ve flotasyon işlemini başka bir yerde kuracağını taahhüt ediyorsa,

2019'a gelindiğinde tekrar bir kapasite artışıyla hem ruhsat alanını 345,62 hektara çıkarıyor hem de 'yapmayacağız' dediği halde zenginleştirme tesisi ve atık barajı işini projeye ekletiyorsa adama;

“Hooop yassak hemşerim” derler

Ama biz de tam tersi oluyor.

Ağaç keserek kapasitesi büyütülecek olan tesiste günde bin ton, yılda 300 bin ton cevher işlenecek ve her gün 894 ton zehirli balçık toprağa gömülecek.

Yörede bulunan tüm yerleşimler için büyük tehlike toprağa gömülecek olan balçık.

Hakkını koruyan, ekip biçtiği toprakların verimsizleşeceği kaygısıyla itiraz eden köylüye,

Köylünün ve doğanın yanında olan, iş makinasının önüne geçerek yasal süreç bekleninceye kadar çalışma yapılmasının doğru olmadığını söyleyen CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun  fotoğrafını çeken gazeteci arkadaşımız Yusuf Kayışoğlu’na ;

“Yassak hemşerim “diyorlar.

Yetmiyor meslektaşımızı gözaltına alıyorlar.

Köy halkından Recep Sarı durumu şu sözleriyle çok açık seçik anlatıyor;

“Ağaç kesimini ikinci kez durdurduk. Ancak virüs günlerini bahane bularak yine geldiler. İtirazlarımız adliyede işlem görmüyor ama şirket çalışmalara başlayabiliyor. Şirket bizi jandarmayla karşı karşıya getiriyor. Biz burada flotasyon tesisi istemiyoruz. Bunu defalarca dile getirdik. Flotasyon tesisi patlarsa köyü yok eder. Zehir saçan bir tesis köyümüze istemiyoruz”

Yeraltı ve yer üstü kaynaklarımıza kastedenlerin devletin korumasında hareket etmeleri çok ilginç.

Biz nereye gidiyoruz?