İSTİKLAL MARŞI

Ürer Konak Profil Resmi
Ürer Konak

İSTİKLAL MARŞI

 

Ulusal marşlar bir ulusun bağımsızlığını, yurt sevgisini, bayrak sevgisini belirtirler. O, ülkenin insanları için bayrağı gibi kutsaldır. Bilinen en eski, milli marş 18. Y.y dan beri kraliyet törenlerinde söylenen İngiliz Milli Marşıdır.

Birinci İnönü Savaşı’nın kazanılmasından sonra İtilaf Devletleri Ankara Hükümeti ve Osmanlı Hükümetini Londra Konferansına çağırdılar. (27 Şubat 1921) Konferansın açılışında katılan devletlerin milli marşları çalınmıştı. Osmanlı Hükümeti ve Ankara Hükümeti’nin böyle marşları bulunmadığından çalınamamıştı.

Ulusal marşlar bir ülkenin, milletin bağımsızlığının, gücünün simgesidir. Yurtseverlik duygularının anlatımıdır. Her ülkenin parlamentosu ya da halkı tarafından benimsenmiş; genellikle bestelenmiş sözlü müzik parçasıdır.

Bizim marşımız 1. İnönü Savaşı’nın (9-10 Ocak 1921) kazanılmasından sonra ulusumuza güven vermek, heyecanını gelecek kuşaklara duyurmak amacıyla yazılmıştır. Milli marş yazılması önerisi Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) tarafından verilmiştir. Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) öneriyi uygun bularak bir yarışma düzenlemiş ve kazanacak şiire 500 (Beş yüz lira) ödül konulmuştur.

İstiklal Marşımız bundan 100 yıl önce çok zorlu bir dönemde yazılmıştır. Bu gün bizim ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin milli marşıdır. Açılan yarışmaya 724 şiir gönderilir. İnceleme sonucu “Milli Mücadele” ruhunu yansıtan ve milli marşımız olmaya değer bir şiir bulunamamıştır. Eser gönderenler arasında Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi isimlerde vardır.

Milli şair, baytar (veteriner) vaiz, hafız, Kuran mütercimi ve 1. TBMM si ve 1. Dönem Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif Ersoy ise “Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini” düşündüğü için yarışmaya katılmamıştır.

O dönemin Maarif Nazırı (Milli Eğt. Bakanı) olan Hamdullah Suphi Tanrıöver, değerlendirme kurulunun başkanıdır. “Çanakkale Şehitlerine” ve “Bülbül” gibi önemli eserlerin ozanı Mehmet Akif’in, milletimizin istiklal marşını yazabileceğine içten inanmaktadır. Ancak ödül konulduğu için yarışmaya katılmadığını öğrenince Mehmet Akif’e 5 Şubat 1921 de bir davet mektubu yazar. Ödül konusunun uygun bir şekilde çözümlenebileceğini, milli marşın güftesini yazarak yarışmaya mutlaka katılması gerektiğini bildirir.

Mehmet Akif, Ankara’da Taceddin Dergahı’nın kendisine ayrılan bir odasında “Kahraman Türk Ordusuna” diye başlayan, kahramanlarımıza seslenen şiirini yazmaya başlar. Odasının bir köşesindeki masasında oturur, saatlerce, bazen günlerce düşünür, elindeki kağıtlara birkaç kelime yazar bazen yazdıklarını çizer, sonra tekrar yazar. Sonunda bağımsızlık mücadelesi ruhunu, eşsiz bir şekilde anlatan “İstiklal Marşı” şiirini tamamlar. Yakın dostu TBMM si 1. Dönem Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay’ı çağırır ve ona yazdığı şiiri okur. Dostu Hasan Basri Çantay o günleri şöyle anlatmaktadır.

“Kendinden geçer, bir başka aleme dalardı. Odasının bir kenarına çekilmiş, elinde ufak bir kağıt parçası, bir kelime yazıyor, bazen yazdığını çiziyor, tekrar yazıyor. Bazen saatlerce düşünüyor, bir beyit üzerinde günlerce uğraştığı olurdu.”

“İstiklal Marşı”nı TBMM si Maarif Vekaleti (Milli Eğt. Bakanlığı) ne teslim eder. Şiir öncelikle cephedeki askerlere okunur. Büyük beğeni kazanır. 12 Mart 1921 de ön elemeyi geçen altı şiirle birlikte meclise sunulur. Hamdullah Suphi Tanrıöver; büyük bir coşkuyla şiiri mecliste okur. Diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmez.

Oylama sonucu 12 Mart 1921 de milli marşımız olarak kabul edilir. Ödül olarak verilen 500 lirayı kadın ve çocuklara iş öğretmek için kurulan ve cephedeki askerlere elbise diken Darülmesai’ye bağışlar. İstiklal Marşı’nı, yazdığı “Safahat” adlı kitabına bile koymaz. Bu şiiri Türk Milletine armağan eder.

Daha sonra beste yarışması açılır. 12 Şubat 1923 te 24 beste katılır. Savaş sonrası ülkemizin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle bir değerlendirme yapılamaz. Bu nedenle güfte, ülkemizin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle, farklı şekillerde söylenir.

Nihayet 1930 yılında dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922 de hazırladığı beste yürürlüğe konur, bu gün söylediğimiz şekliyle kullanılmaya başlar.

“ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN”

 

Kaynaklar :

  1. Her yönüyle Atatürk, Avni Altıner, Bakış Matbaası 1974, Syf 206
  2.  Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Atatürk Araştırma Merkezi Cilt I, Syf 275
  3. TÜBİTAK, Bilim Teknik Dergisi, Mart 2021 Sayısı


Diğer Yazıları