ÇANAKKALE’DE DOĞAN GÜNEŞ

Ürer Konak Profil Resmi
Ürer Konak

ÇANAKKALE’DE DOĞAN GÜNEŞ

Çanakkale niye geçilemedi sorusunun yanıtını verirken özellikle Mustafa Kemal’in rolünü iyi çizmek gerekir. O’nun savaşı tayin edici rolünü kimse yadsıyamaz.

Çünkü Mustafa Kemal savaşın kaderini değiştiren en önemli kritik aşamalarda önemli rolü vardır. Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda, Anafarta’larda kendisi yöneticidir, komutandır. Bazen de kendisinin üstlerinin karar ve öngörülerine karşı çıkmış, tüm sorumluluğu üzerine almıştır. Çanakkale’yi zafere dönüştüren öngörülerin sahibi ve komutanıdır.

Bu bağlamla Çanakkale ile Mustafa Kemal; ayrılmaz bir bütün birbirlerinin olmazsa olmazı gibidir. Her türlü riski alarak muharebeleri yöneten Mustafa Kemal; sonraki Kurtuluş Savaşımızın da komutanı olma şansını da yakalamıştır. Aldığı önlemler ve yönetimiyle tarihin akışını değiştirmede önemli rol oynamıştır.

Cephenin Genel Komutanı olan Alman Liman Von Sanders şöyle demiştir. Onun için anılarında…. “İlk askeri başarısını Trablusgarp’ta kazanmış olan Mustafa Kemal Bey, sorumluluk ve görevden zevk duyan bir komutan özelliğine sahipti. Daha 25 Nisan sabahı 19. Tümen ile ve hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinden muharebeye müdahale ederek düşmanı kıyıya kadar püskürtmüş ve bundan sonra üç ay boyunca kırılmaz bir azimle sürekli düşman saldırılarına karşı koymuştu. Ona tam anlamıyla güvenilebilirdi”

O’nun kullandığı tam zamanında ve tam yerindeki insiyatifi ele almış olan Mustafa Kemal’in müdahalesi olmasaydı, Boğazlar’ın düşmesi çok olasıydı. İşin ilginç tarafı Osmanlı Hükümeti de bütün ümitlerine rağmen, Boğazların düşmesini hesaba katmıştı. Hatta Hükümet, merkezini Eskişehir’i taşıyıp savunmayı düşünmüştü… Başarılı olabilir miydi? Sonraki olaylar bunun olanaksız olduğunu göstermemiş miydi?

İngiliz savaş tarihi yazan General Aspinall “Oğlan der “19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in 25 Nisan 1915 te Arıburnu’ndaki durumu hemen kavramış olması ve insiyatif kullanarak 57. Alay la yapmış olduğu taarruz, Çanakkale Savaşı’nın sonunu tayin etmiştir” diye yazacaktır.

Savaşın gelişimine müdahale ve katkıları giderek daha da belirginleşecek olan Mustafa Kemal, müttefiklerin karşısına bir kale gibi dikilecekti. Çanakkale Savaşları aynı zamanda onun kişisel tarihini de değiştirecektir. Enver Paşa’nın açıkça karşı çıkmalarına rağmen hızla rütbe alacak ve değer kazanacaktır. 25 Şubat 1915 te, binbaşılıkla başlayan bu süreç, onu generalliğe ve “Ulusal Mücadele”mizin önderi olmasını sağlayacaktı.

Emperyalist İngiltere’nin elinde işgalci bir araç olarak kullanılan ANZAC’ları cesaretleri ve sergiledikleri kahramanlıkları büyük kadirşinaslıkla takdir etmekten de kaçınmamıştır. Daha sonra onlara seslenirken “Bu memleket toprakları üstünde kan döken kahramanlar! Burada, bir dost vatanın toprağındasınız! Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçik ile yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içinde uyuyacaklardır.” Diyerek Mehmetçik’imiz gibi Anzaklardan da “kahraman” diyerek söz etmiştir.

Çanakkale Savaşlarında olağanüstü bir seferberlik düzenlenmiştir. Bu bir “varlık” savunması olduğunun göstergesidir. Çünkü savunulan yerlerin hemen ardı anavatan topraklarının büyük kısmıdır.

Doğru yerde, doğru şekilde yönetilen bir savaştan, güç eşitsizliğine rağmen başarıyla çıkılabileceğinin bir göstergesidir Çanakkale Savaşları.

Emperyalist saldırganlara karşı birçok diğer yapılan savaşlarda gözlenemeyen bir toplumsal seferberliğe ve inata neden olmuştur. Türk, Kürk, Laz, Çerkez, Arap, Arnavut, Gürcü, Ermeni, Yahudi, Rum tüm Osmanlı vatandaşlarının emperyalizme karşı cansiperane bir şekilde püskürtmesini mümkün kılmıştır.

Çanakkale Savaşları teknik üstünlüğüne rağmen emperyalizmin yenilmez olmadığını göstererek tüm kurtuluş savaşlarına örnek olmuştur.

Osmanlı’nın da bağlaşığı olduğu diğer cephelerde alınan yenilgiler sonucu 7 Kasım 1918 de herhangi bir direnişle karşılaşmadan Çanakkale’den geçerek İstanbul’a yönelmişlerdir.

Kaynak: 1. Bir Hürriyet Öyküsü – Hürriyet Yayınları, Fahri Özdemir, 2015 – İstanbul  Syf 15-57

2. Bir Destanın Tanıklığı, Hürriyet Yayınları, Fahri Özdemir / Ahmet Uslu – 2016 Syf 16-29



Diğer Yazıları