YILMAZ AĞABEYİ KAYBEDİŞİMİZ 11 YILI OLDU

Kadri Güler Profil Resmi
Kadri Güler

 

 

11 YIL NE ÇABUK GEÇTİ YILMAZ AĞABEY…

 

Corona virüsünün çılgın saldırısı her şeyi altüst etti.

48 yıldır çıkardığımız gazetemizi belli günlerde yayınlar olduk.

Bunun bir nedeni de dijital çağın olanaklarıyla interneti aracılığıyla okurlarımızla buluşmamızdan oldu diyebilirim.

Corona her şeyi öylesine hızlı değişime uğrattı ki, yetişmek mümkün değil.

Bu bizim sektörde de kendini gösteriyor.

Haberler çok hızlı bir şekilde görüntülü ve sosyal medya üzerinden okurla buluşabiliyor.

Günümüzde basılı yayıncılığın yerini dijital yayıncılık alıyor.

Biz de buna ayak uydurmaya çalışıyoruz.

Gemlik Körfez’deki son yazımı 10 Kasım 2020 günü yazmışım.

Bu aslında tembellikten öte bir şey değil.

Gemlik Körfez bir ay sonra 49. yılına girecek.

Basılı gazeteciliğe tam olarak ne zaman gireceğiz bilmiyorum ama dijital gazeteciliğimiz sürdürmeye kesintisiz devam ediyoruz.

Arzumuz “Gemlik Körfez Tv.” yi biran önce yayına sokmak.

 

YILMAZ AĞABEYİ KAYBEDİŞİMİZ 11 YILI OLDU

İki gün önce eski arşiv fotoğraflarımı karıştırırken Gemlik Körfez’in bir yıldönümünde, Bursa da rahmetli balıkçı Sait Reis’in Lokantasında gazetemize destek verenlerle birlikte çekildiğimiz fotoğraf geçti elime.

Kimler yoktu ki o fotoğrafta.

Sağ köşede Yılmaz Akkılıç, yanında ben, benim yanımda ise Sait Reis.

Karşımızda rahmetli eniştem Eşref Eren, rahmetli İnan Tamer ve o günlerde gazetemizde yazan Erol Gürçay.

Yılmaz ağabeyi kaybedeli 11 yıl olduğunu anımsadım.

Facebooktaki paylaşımlar dün de Yeni Marmara da Can Ertan’ın yazısını okuyunca, birlikte geçirdiğimiz günler gözümün önünden film şeridi gibi geçti.

Rahmetli Akkılıç’ı tanımam 1973 yılından sonra, o’nun siyasete başlamadan önce Bursa da açtığı kitapçı dükkanında oldu.

O günlerde Türkiye geneline dağıtımı yapılan İlhan Selçukların  köşe yazıları yazdığı “Yeni Dönem” dergisini çıkarıyordu. Bu dergi 6 sayı çıktı.

Öğretmen arkadaşlarımızla birlikte kendisini işyerinde ziyaret edip dergisinden almıştık.

O günler Gemlik Körfez ‘in yayın yaşamına başladığı günlerdi.

SÜRGÜN VE İSTİFA

Daha sonra asıl buluşmamız 1976 yılında ilçede muhalif bir gazete çıkarmamız ve sendikacılık yapmam nedeniyle, Adliye Köyündeki öğretmenlik görevimden sorgusuz, sualsiz ders yılı sonuna doğru,  Orhaneli Harmancık Nahiyesinin Armutçuk Köyü’ne sürüldüm. Hukuk mücadeleme karaşın eski görev yerime dönemeyince, Vali Bursa Yardımcısına; “Ülkeye gerçek demokrasi gelesiye dek, öğretmenlik görevimden istifa ediyorum.” diye dilekçe vererek, mesleğimden ayrıldım. (1976)

O demokrasi bir türlü bu ülkeye gelmiyor.

Bir yıl sonra, Nezih Dimili’nin CHP ilçe Başkanlığı yaptığı o günlerde, parti yönetiminde ölenlerin yerine atamalar yapılacaktı.

İlçe başkanı Nezih Ağabey, beni ve  rahmetli Şükrü Ekim’i boşalan  yönetim kurulu üyeliğine aldı..(1977)

Böylece siyasetin içindeydim artık.

BİLGE BAŞKAN

Yılmaz ağabey de o yıllarda CHP’ye katılmış, hatta 1975 kongresinde genç bir kadro ile İl başkanı seçilmişti.

Akkılıç ile siyasete bakışımız örtüşüyordu. O artık il başkanımızdı.

Gemlik ilçe örgütündeki yapı ise daha çok parti içindeki muhafazakar kesimle bağdaştığından, 2 yıl sonra seçimlerinde Dimili yönetiminden koptum. Yeni bir oluşuma giriştik. Bu yeni oluşumda ilçe başkanlığına adayımız rahmetli emekli öğretmen Mehmet Sevinç’ti.

1979 yılı genel kurulunda Mehmet Sevinç, bir oyla seçimi kaybetti. Bizim yönetim kurulu listemiz ise seçimleri kazandı.

Karşı listenin ilçe başkanı adayı Nezih Dimili bizim yönetimimizde çalışmak zorunda kalacaktı. O bunu yapmadı. İlk toplantıda istifa edince, yönetim kurulu arasından Av. Ali Aksoy’u ilçe başkanı yaptık.

ÖĞRETMENDİ ADETA…

Yılmaz ağabey ile siyasi çalışmalarımızda çok şey öğrendim.

Çok örgütçü bir kişiliği vardı. Liderlik vasfı da üstündü. Her şeyden önce bilgi ve fikir sahibiydi. Derin bir genel kültüre sahipti. İyi yorumcuydu, analizciydi. Yürüyen kütüphaneydi sanki..

Kemalistti, aydınlatmacıydı, demokrat ve devrimci kişiliğe sahipti. Babacandı, sevecendi, bilge kişiydi, bir ağabeydi adeta. İl Başkanlığı döneminde Bursa da ilk kez Belediye seçimleri kazanıldı.

Her konuda konuşulabilecek bir insandı. Sanat, spor, siyaset, edebiyat re istersen dağarcığında vardı.  Bu da o’nu farklı yapıyordu. Çok kez bir araya geldik.

Sohbetleri doyulmazdı. İçki sofrasında yapılan konuşmalarla zamanın nasıl geçtiğini anlamazdık.

1979 yılında birlikte siyaset yaptıkları gazetemiz sorumlu müdürü ve köşe yazarı Mehmet Cengiz Göral öldürülünce, o’nun köşesinde 1980 yılından itibaren Gemlik Körfez’de yazmaya  başladı.

Bir yıl sonra 12 Eylül darbesi geldi. Kendisini de asker kökenli olduğu için,  darbeyi ve nedenlerini iyi yorumluyordu. Türkiye’nin siyasal konjoktürünü, emperyalist ülkelerin Türkiye üzerindeki oyunlarını seziyor, bunları da çevresindekileri hep anlatıyordu.

Toplum, darbeciler tarafından baskı altına alınmış, stadyumlar bile cezaevine dönüştüğünden binlerce genç hapse tıkılmış, ülkede korku ve baskı sürerken o köşesinde korkusuz yazılar yazıyordu.

Köşesinde yazdığı “Susmak” adlı yazısından dolayı sıkıyönetim komutanlığı Gemlik Körfez’i kapattı.

Yazı İşleri Müdürü olarak ben ve Akkılıç, Sıkıyönetim Gölcük Mahkemesi’nde yargılandık. Bizi, Bursa eski Baro Başkanı, CHP yönetim kurulu üyesi Av. Yahya Şimşek savundu.

Akkılıç, toplumun suskunluğunu bir eylem olarak niteleyince bizi yakından takip eden sıkıyönetim, bunu suç kabul ederek gazeteyi kapatmıştı.

4 ay kapalı kalan gazetemiz, mahkemenin beraat kararı vermesi ile yeniden açıldı.

BURSA HAKİMİYET YILLARI

Yılmaz ağabey, Bursa Hakimiyet Gazetesi Genel yönetmeni Saruhan Ayber ile yakın dostluydu.

Bursa Hakimiyet ile verilen okuyucuya kupon karşılığı verilen Bursa Ansiklopedisini hazırlamak için, bizim gazetedeki yazılarına ara verdi.

Bursa Hakimiyet Gazetesi yazı kadrosuna geçti.

Daha sonraki yıllarda Bursa Hakimiyet’ in isimsiz başyazarlığı, köşe yazarlığını yaptı.

Gazeteciliği sırasında Bursa da Çağdaş Gazeteciler Derneği kuruluşunda ekmekleri geçti. Derneğin “Çağdaş” adlı Dergisini çıkarttı.

12 Eylül öncesi ara verdiği siyasete, 1990 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Partisi Bursa İl Başkanı olarak geri döndü. 1999 yılında ise CHP İl Başkanı oldu. 2000 de ise CHP’den istifa ederek yalnız yayın yaşamıyla ilgilendi.

S Tv daha sonra AS Tv programlar yaptı.

Gemlik Körfez den sonra Bursa Hakimiyet, Olay, Günaydın gazetelerinde yazdı.

Bursa Tarihi, Bursa Belleteni, Atatürk ve Bursa, Bursa Defterini çıkardı.

Daha önceleri ise bizim bastığımız babası Kurtuluş Savası sonrası Kilis’i kurtaran Albay olan Abdülhalim Akkılıç’ın anılarından anlatan, “Askerin Romanı” ardından, İşgalden Kurtuluş’a,  Kurtuluş Savaşı’nda Bursa, Yıldırım/Bursa, Bir Kentin Tarihsel Serüveni, Bursa Ansiklopedisi 4 cilt, Bursa da Yakın Zamanlar, , Bir Mühendisin Anıları, Savaşın Sona erdiği Kent Mudanya ve A. Galip Tokça’ın Mütakere Anıları, Bursa da musiki gibi Bursa kültürüne çok değerli eserler bıraktı.

Yılmaz Ağabey askerlik görevi sırasında “Madanoğlu” davası olarak bilinen davadan dolayı askerlikten ayrıldı. Bu davadan arkadaşlarıyla birilkte beraat ettiler. Yaşamın resmi kısmını Petrol Ofisin de sonlandırdı, emekliye ayrılıp Bursa ya yerleşti.

Bursa Çağdaş Eğitim Kooperatifi Kuruluşunda yer aldı. Tüm yaşamı topluma katkı koymakla geçti.

Setbaşı Sakal Döken Caddesinde arkası dereye bakan evinin alt katındaki çalışma ofisindeki kütüphanesinde bulunan değerli kitaplarını Bursa Emekli Gazeteciler Vakfı bağışladı. Bu vakıf tüm kitapları Bursa Nilüfer Belediyesi’nin yaptırdığı, “Nilüfer Belediyesi Akkılıç Kütüphanesi”ne verdi.

Bursa ya yaptığı katkılardan dolayı kendisine çeşitli kurumlar tarafından çok sayıda ödüller verildi.

Yılmaz Akkılıç, yaşamı boyunca hep üretti. Ta ki ameliyat olmak için gittiği Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ameliyat sırasında yaşamını kaybedesiye dek. 

O’nun beklenmedik ölümü bizle ve Bursalılar için bir büyük kayıp oldu.

Yılmaz ağabey benim yaşamıma ve mesleğimde de çok katkıları oldu. Onun gibi bir daha Bursa ya gelmedi. Yeri doldurulamıyor.

Ölümünden sonra Ailesi, Nilüfer Belediyesi, Bursa Gazeteciler Cemiyeti, Bursa  Gazeteciler Emeklilik Vakfı  adını yaşatmak ve düşüncelerine sahip çıkmak adına, “Bursa Araştırma Ödülü” organize etti.

Hayatının önemli bir bölümünü Bursa kültürünü öne çıkarmaya, bilimsel araştırma kültürünü önemseyip yaygınlaştırmaya çalışan Yılmaz Akkılıç adına düzenlenen ödüllü yarışma ile Bursa adına yapılmış bütün çalışmaların teşvik edilmesi ve özendirilmesi amaçlanıyor.

Sevgili Yılmaz Akkılıç, ölümünün 11. yıldönümünde seni özlemle anıyor, saygı ve minnetle yad ediyorum.

Işıkları içinde uyu.



Diğer Yazıları