18 MART 1915

Ürer Konak
18 MART 1915
1914-1918..... Birinci Dünya Savaşı... Çanakkale Cephesi... Yaşandığı dönemdeki büyük önemi ve sonrasındaki sürece etkileri hem de neden olduğu korkunç (iki taraftan 110 bini ölü 500 bin dolayında toplam) insan kaybıyla Çanakkale Savaşı tarihin kaydettiği en önemli savaşlardan biridir.
Dünyanın dört tarafından sürdürülen Alman-Avusturya/ Macaristan ile sonradan ayrılan İtalya’nın yerine Bulgaristan ve Osmanlı Bloğu ile Rusya-İngiltere-Fransa ve sömürgelerinden katılanlar ile savaşın cephelerinden birini oluşturmuştuk.
İki aşamalı bir savaştır. Önce deniz; sonra kara savaşları... Karşımızda yer alan İtilaf Devletleri oluşturdukları muazzam donanmaya o kadar güveniyorlar ki Çanakkale’yi kolayca geçip İstanbul’u işgal edeceklerine inanıyorlar... O kadar ki.... Askerlerinin cebine İstanbul’da harcamaları için üzerinde Türk parasıyla ne kadar ettiğini damgaladıkları banknotları koymuşlar. Bir mendil var örneğin; Dört tarafı işlenmiş. Bir köşesinde İngiliz ordu arması, diğer köşelerinde İngiliz bayrağı altında o sıra İngiliz sömürgesi olan Avustralya, Yeni Zelanda’nın bayrakları. Dördüncü köşede ise İngiliz bayrağı ve altında Türk Bayrağı. Türkiye’nin de sömürgeleştirileceğine kesin gözüyle bakıyorlar... Ama karşılarında kimlerin olduklarını bilmiyorlar...
18 Mart 1915’te tarihte eşi benzeri görülmemiş güçlü düşman donanmasının zayıf Türk savunmasını kolayca safdışı bırakacaklarına inanmaları... Teknolojik üstünlükleri vardı. Topları bizim savunma mevzilerimizi vurabiliyor, bizim toplarımızın menzili onlara erişmiyordu bile...
Öyle ki gemilerine bile İRRESİSTİBLE (Direnilemez), İNFLEXİBLE (Bükülmez) gibi adlar vermişlerdi. Yüzlerce irili ufaklı dönemin en güçlü İngiliz-Fransız donanması Çanakkale Boğazına girmeren önce döşediğimiz mayınları temizlemişti. Fakat 7 MART’ı 8 MART’a bağlayan gece bir gece operasyonuyla haberleri olmadan denize tekrar mayınları döşemiştik.
NUSRET adında küçücük bir mayın gemisi çok zor olan bu operasyonu başarmıştı. O tarihte düşman donanmasının denizaltısı bile vardı.
Müstahkem Mevki Mayın Grup Komutanı Hafız Nazmi gece ışıkları karartılan, bacasından çıkan kömür kıvılcımları görülmesin diye tel örgülerle kapatılan gemideydi. Bizzat yönetiyordu Nusret’i... O mayınlar ve kahraman topçumuzun beklenmedik savunmasıyla “direnilemez”, “Bükülmez” denilen zırhlılar, “KARANLIK BOĞAZ” adı verilen (boğazın en geniş kısmı) yerde manevra yaparken NUSRET‘in döşediği mayınlara çarparak ağır hasar alıp safdışı kaldı, bazıları boğazın derin sularına battı. O karşı konulamaz donanma; kardan Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı CEVAT PAŞA’nın komutasındaki Türk topçularında açtığı ateşler sonunda çoğu battı veya ağır yaralar alarak çekilmek zorunda kaldılar.
Çanakkale Savaşlarının ilk bölümü 18 Mart 1915 de itilaf donanmasının acı yenilgisiyle son buldu. Nusret’in Kaptanı Tophaneli İSMAİL HAKKI BEY’i, HAFIZ NAZMİ Paşa ile CEVAT Paşa’yı bu bölümdeki savaşlarda gösterdikleri üstün başarıları nedeniyle Osmanlı Hükümetince onurlandırılıp, çeşitli askeri hediyeler verildi.
Düşman denizden geçemeyeceğini anlayınca Çanakkale’yi ele geçirmek için karadan çıkarma yapmaya karar verdiler. Sadece kendi askerleri yoktu. Yeni Zelanda, Avustralya, Hindistan, Senegal, Cezayir gibi sömürgelerinden getirdikleri askerlerle büyük bir ordu oluşturmuşlardı. MEHMET AKİF bu istilacıları şöyle tanımlıyordu yazdığı şiirde : “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela/ Hani tauna da züldür bu rezil istila...”
Bizim olanaklarımız sınırlı... Askerin yiyeceği, giysileri, silahları yetersiz... Susuzluk, pislik, yetersiz yiyecek almış başını gidiyor... Önlem alınacak ama düşmanın nereden çıkarma yapacaklarını bilmek gerekir.
Müttefikimiz Almanya’nın Çanakkale’deki görevli komutanı ve aynı zamanda Osmanlı Orduları Mareşal’i olan LİMAN VON SANDERS düşmanın SAROS Körfezine çıkarma yapacağını sanıyor. Birliklerimizi oraya yönlendiriyor.
O sırada henüz yarbay rütbesinde olan Mustafa Kemal, mareşal ile aynı görüşte değil. Düşmanın Gelibolu yönünden geleceğinden emin. Her türlü riski göze alarak birliklerini Conkbayırı ve çevresinde konuşlandırıyor. Haklı da çıkıyor. 19. Tümen ile düşmanı karşılıyor. Bir şarapnel misketi göğüs cebindeki saate isabet ettiği için şans eseri kurtuluyor, yaralanıyor... Her yeri kan kokuyor. İnsanlar insanlıklarını unutmuş gözleri karşı siperde, birbirlerini öldürmeye koşullandırılmışlarken o anın tanığı olan bir İngiliz subayı, bir güzel Mehmetçiğin yaralı bir düşman askerini kurtarışını nasıl anlatıyor. Anlatan kişi 1940 lı yıllarda Avustralya genel valisi olarak yurdumuza geliyor. Gezmek istediği ilk yer 25 yılönce işgal etmek için bir teğmen olarak geldiği topraklar : “Conkbayırı’nda korkunç siper savaşları oluyordu. Siperler arasındaki mesafe 10 metre kadardı. Süngü hücumundan sonra savaşa ara verildi. Askerler siperlerine çekildi. İki siper arasında açıkta ağır yaralı ve bir bacağı kopmak üzere olan İlgiliz Yüzbaşı avazı çıktığı kadar bağırıyor, ağlıyor, çırpınıyor, kurtarın diye yalvarıyordu. Ancak siperlerden kimse çıkıp yardım edemiyor. Çünkü en küçük bir kıpırdanışta yüzlerce kurşun yağıyordu. Bu sırada akıl almaz bir olay oldu. Türk siperlerinden beyaz bir iç çamaşırı sallandı. Arkasından aslan yapılı bir Türk askeri silahsız olarak siperden çıktı. Hepimiz donup kaldık. Hiçbirimiz nefes alamıyor, ona bakıyorduk. Askre yavaş adımlarla yürüyor, siperdekiler kendisine nişan almış bekliyordu. Asker yaralı İngiliz subayını yumuşak bir hareketle kucakladı. Kolunu omzuna aattı ve bizim siperlere doğru yürümeye başladı. Yarılıyı usulca yere bırakıp geldiği gibi kendi siperlerine döndü. Teşekkür bile edemedik. Günlerce bu cesareti, güzelliği ve insan sevgisini konuştuk”
Artık cephanesi, yiyeceği, suları bitmek üzere olan askerlerine şu emri veriyor: “Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zamanda yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir”
Günler geçiyor. 1916 yılının 9 Ocak günü.. Düşman sonunda Çanakkale’yi denizden de karadan da geçemeyeceğini anlayıp cepheden çekiliyor.
Yüzonuncu yılını kutladğımız büyük zaferin nasıl kazanıldığını, ne kanlar verdiğimizi bilerek ülkemize sahip çıkalım, atalarımıza layık olalım. Zaferin kutlu olsun Türkiyem... Çanakkale Geçilmez...
09 Kasım 2024, 15:54
30 Ekim 2024, 16:45
11 Ekim 2024, 17:03
16 Eylül 2024, 17:14
23 Kasım 2023, 14:27
25 Eylül 2023, 15:59
12 Haziran 2023, 15:04
18 Mayıs 2023, 17:23
10 Kasım 2022, 09:58
28 Ekim 2022, 17:32
06 Ekim 2022, 13:25
17 Mart 2022, 15:40
11 Kasım 2021, 09:54
28 Ekim 2021, 13:02
02 Ekim 2021, 13:32
10 Eylül 2021, 12:45
30 Ağustos 2021, 09:37
09 Haziran 2021, 10:58
08 Haziran 2021, 14:25
24 Nisan 2021, 13:08
17 Mart 2021, 13:20
11 Mart 2021, 14:56
10 Kasım 2020, 10:40
28 Ekim 2020, 15:09
10 Eylül 2020, 15:25
28 Ağustos 2020, 11:13
23 Temmuz 2020, 10:25
30 Haziran 2020, 13:22
17 Mart 2020, 12:14
06 Mart 2020, 17:00
05 Mart 2020, 15:07
28 Kasım 2019, 11:01
27 Kasım 2019, 17:00
07 Kasım 2019, 16:32
30 Ekim 2019, 15:35
29 Ekim 2019, 15:17
26 Eylül 2019, 18:21
25 Eylül 2019, 18:35
24 Eylül 2019, 18:09
28 Ağustos 2019, 17:43
27 Ağustos 2019, 14:18
21 Temmuz 2019, 15:47
16 Mayıs 2019, 18:45
22 Nisan 2019, 14:40
17 Mart 2019, 16:42
11 Mart 2019, 15:24
17 Şubat 2019, 18:42
24 Aralık 2018, 14:09
12 Aralık 2018, 04:49
11 Aralık 2018, 16:10
11 Aralık 2018, 16:10
11 Aralık 2018, 16:10